Avrupa Birliği Dönem Başkanı Belçika’nın Ankara Büyükelçisi Pol De Witte Gaziantep’te ‘Avrupa Birliği müzakere sürecindeki Türkiye’ konulu bir söyleşi yaptı. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından Ömer Ersoy Kültür Merkezi’nde düzenlenen söyleşi Gaziantep Ticaret Odası Güzel Sanatlar Lisesi öğrencileri tarafından verilen mini bir konserle başladı. Söyleşinin açılış konuşmasını yapan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey Gaziantep’in sadece Türkiye değil bütün dünya genelinde ilgiyle izlenene bir şehir olduğuna işaret ederek, “Özellikle AB sürecinde Gaziantep’in önemi çok daha fazla ortaya çıkmaktadır. Bizde Gaziantep’i Geliştirme Vakfı olarak AB’nin dönem başkanı ülkenin Türkiye’deki Büyükelçisini her altı ayda bir Gaziantep’e davet ediyoruz. Kendilerini buraya davet ederek Türkiye’ye ve Gaziantep’e bakış açılarını anlatmalarını isteyeceğiz. Burada aynı zamanda katılımcılarımızın büyükelçiye bu süreçte soracakları soruları carsa sorabilirler” dedi. Büyükelçi Pol De Witte de AB’nin kuruluş süreci ve üye kabulü gibi bazı konularda açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin AB’ye er geç gireceğini ifade eden Witte, “Müzakere süreci zordur çünkü kararları oluşan komisyon vermektedir. Müzakerenin iki ayrı boyutu vardır ve bunlar teknik ve siyasi boyutları. Öncelikle aday ülkeler AB ye uyum için yerine getirmesi gereken kriterler vardır. 35 ayrı vasıftan oluşan şartların yerine getirmesi gerekir. Türkiye şu ana kadar 13 faslı aşmıştır. Şu an da rekabet konusundaki faslın açılması gündemde. Burada rekabetten kasıt bütün özel sektörlerin devlet yardımı olmadan serbest rekabette olmalarıdır. Bütün aday devletler devlet yardımlarını sıkı tutarak rekabet ortamı oluşturmaktadırlar. Türkiye’nin Ekim ayında aldığı bazı kararlar bu faslında görüşülmesine olumlu yansıması için önemli adımlardır. Bu uygulamaya geçtikten sonrada önümüzdeki günlerde de birtakım ilaveler yapılabilir. Şu an da da çok sıkı bir şekilde iki tarafta görüşmelerini sürdürmektedir. Türkiye’deki AB delegasyonu bu konuyla ilgili bakanlıklarla görüşmelerini sürdürmektedir. Şu an çok kritik bir süreçteyiz çünkü hafta sonuna kadar komisyon bir rapor hazırlayacak. Akabinde AB kendi içinde bir değerlendirme yaparak 14. faslın açılıp açılmayacağını gündeme getirecek. Eğer bunlar uygun görülürse Belçika’nın başkanlığı döneminde 27 Aralık’ta bu fasıl açılmış olacak” dedi. AB üyeliği sürecinde siyasi boyutun daha önemli olduğunu ifade eden Witter, “Şu an da Türkiye’nin AB’ye üyeliği konusunda gelinen nokta eskisi kadar coşkulu bir istek yok. Bazı üyeler Türkiye’nin katılımı için uygun bir zaman olmadığını düşünüyorlar. Bu tabii ki bazı siyasilerin düşüncesidir. Bazı siyasiler sıcak bakmasa da bazı iş adamları ve başka siyasiler bunun tam tersini düşünmektedirler. Belçika’nın başkanlığıyla birlikte bu sürecin hızlanacağını düşünüyorum. Bazıları süreci yavaş olduğu düşünebilir ancak bu diğer üye olmuş ülkeler içinde böyle görülmüştü. Bu sürecin devam etmesi ve Türkiye’nin AB’ye üye olması son derece önemlidir. Türkiye’nin son 10 yıl içinde başardıkları AB’yi etkilemiştir. Türkiye’de 5-10 yıl önce söz konusu edilmeyen konular şuan da çok rahat bir şekilde dile getirilmektedir. Buda AB’yi olumlu yönde etkilemiştir. Şahsi fikrim Türkiye’nin kısa sürede AB’ye üye olacağını düşünüyorum. Türkiye’nin bu dinamik ekonomisi AB’ye önemli bir katma değer sağlayabilir. AB’nin Türkiye’ye Türkiye’nin de AB’ye ihtiyacı var” diye konuştu. Witter açıklamamasının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı. Bir soru üzerine AB’ye giden iş adamlarının vize alımı konusunda yaşadıkları sıkıntıların farkında olduklarını anlatan Witter, “Bu sorunun sıkça duyuyorum. Bu sorunu çözmek için girişimlerimiz mutlaka olacak. Tabii nihai amaç vizeleri ortadan tamamen kaldırmak ama bu süreçte sorunları ortadan kaldırmak için çalışıyoruz. Kendi ülkem adına söylüyorum iş adamlarının vize almasında kolaylık sağlamak için ciddi çalışmalarımız var. Belçika ile çalışan iş adamları ise vize alma konusunda zaten bir sıkıntı yaşamıyor” şeklinde konuştu. AB’nin son dönemlerde yaşlandığına işaret eden Witter, “AB son dönemlerde maalesef yaşlı bir nüfusa sahip. AB dışa dönük toplum olmak yerine içe dönük bir toplum haline geldi. Bunun yanı sıra son yıllarda AB kurumsallaşma adına önemli adımlar da attı. Şuanda AB Türkiye’nin iş gücüne ihtiyacı var. AB er ya da geç Türkiye’nin üyeliğini kabul edecek ve İslam ülkelerine bir model haline gelecek” dedi.